DİJİTAL ÇAĞDA EBEVEYNLİK

DİJİTAL ÇAĞDA EBEVEYNLİK

Kristy Goodwin iki çocuk annesi bir çocuk gelişim ve teknoloji uzmanı. Teknoloji ve çocuk gelişimini bir arada düşünme gerekliliğini, her ebeveyn gibi çocukları ile ilişkisinde teknolojinin ayrılmaz parçasını kabullendiğinden aldığını söylüyor. Goodwin’e göre; Anne babalar teknolojiyle ilişkili durumlarla karşı karşıya kaldığında kendi çocukluklarından referans alıp kararlar verme eğiliminde oluyorlar . Oysaki biz çocukluğumuzu gökyüzüne bakarak geçirdik ekranlara değil” diye de ekliyor. Bu düşünceye bende katılıyorum. Ebeveynlerimiz şimdi yaşadığımız teknolojik ikilemleri hiç yaşamadılar. Onların düşünmesi gereken dijital içerikler veya teknolojik yenilikler ile ilgili hiç deneyimleri olmadı. Çoğunun uğraştığı tek konu belki ne kadar televizyon izleneceğiydi. O da ailece yapılan bir aktiviteydi (ki bu çoğu zaman sağlıklı bir ekran kullanımıydı). Ebeveynlerden kaçırılan iPad’ler, eşofmanların ceplerine saklanan telefonlar yoktu. Şimdi tam başa çıkabildiğimizi hissettiğimiz an yeni bir uygulama türeyiveriyor. Artık çocukların hayatlarında kocaman bir dijital açık büfeleri var. Teknolojiyi sevsek de sevmesek de her gün biraz daha gelişen dijital bir dünyada yaşıyoruz.

Bu dijital çağda çocuk yetiştirmek konusunda tümüyle kafamız karışık ve yüklü bir endişemiz var. Bir taraftan her yanımızı saran teknolojik aletler, diğer yanda onu kullanmaya mecbur kaldığımız yerler bütün bunların yanında bir de çocuklarımızı esir eden uygulamalar var. Zihnimiz ise devamlı hareket halinde; geride kalmasınlar diye bir yandan teknolojiyi kullanıp diğer yandan bu cihazlara gereğinden fazla maruz kalmalarını istemiyoruz. Deyim yerindeyse ne yapacağımızı bilemez haldeyiz. Diğer yandan dijital dünyanın çekiciliği ve sunduğu şeyin obsesif doğası ebeveynleri paniğe sürüklüyor çünkü; kendi akıllı telefonlarından sürekli e-postalarını kontrol etme veya sosyal hesaplarda vakit geçirme alışkanlıklarının olması ile kendilerinin de bu girdaba girdiklerini fark ediyorlar.

Çoğu çocuk için ekrandan bir şeyler yapma yaşamdan bir parça oluvermiş durumda. Bazı çocuklar bisiklete binmeyi veya bağcıklarını bağlamayı öğrenmeden önce ekran kaydırmayı, tıklayıp, büyütmeyi öğreniyor. AVG’nin (Anti Virus Guard Company)2014’te yürüttüğü bir araştırmaya göre pek çok çocuğun gelişimsel dönüm noktalarına erişmeden önce dijital dönüm noktalarına eriştiği bulunmuş. Kaiser Aile Vakfı’nın 2010’da yürüttüğü araştırmada ise 1970 yılında çocuklar ortalama 4 yaşından itibaren televizyon izlemeye başlarken bu rakam bugün 4 aylık! 0- 8 yaş günde ortalama 1 saat 55 dakika ekran karşısındayken 8-18 yaş arası çocuklar da bu durum 7 saat 38 dakikayı buluyor.

ZAMANIN OYUNCAKLARI

Dijital zamanın oyuncak üreticileri çocukların teknolojik cihazlara olan hayranlığını, özellikle de geri-pas etkisini fark etti. Carly Schuler tarafından ortaya atılan bu terim ebeveynlerin, çocukların yemek yediklerinde veya o ana uyum sağlamalarını istediklerinde veya öfkelendikleri anda onları sakinleştirmek için kendi akıllı cihazlarını çocuklarına vermesi anlamına geliyor. Oyuncak firmaları da bebeklikten başlayıp ergenliğe kadar uzanan cazip dijital cihazlar üretiyorlar. Eski oyun ve oyuncak alışkanlıklarının yerini dijital çağa özgü sanal; gerçek olmayan, tamamen üretenin hayal gücüne dayalı oyuncak ve oyun alışkanlıkları alıyor. İyi ve incelikli bir pazarlama ile de bu teknolojik oyuncakların geleneksel oyuncaklardan çok daha eğlenceli ve öğretici olduğu fikri sunuluyor. Ne yazık ki üç yaşındaki çocuğum için akülü araba tahta bloklardan çok daha eğlenceli olması gerekmez mi? diye mantık yürütüyoruz.

Çocukların tuvalet eğitiminde lazımlığı kullandıkları için onları tebrik eden iPotty diye tabletli bir oturak bile var. Şahsen çocuğun gelişim basamakları için önemli bir noktada olan tuvalet eğitimini bir dijital cihazın takip ediyor olmasının, hijyen sorunları bir tarafa, duygusal boyuttaki zararlarının dehşet verici olduğunu düşünüyorum.

Bütün bunları söylerken dijital dünyanın tamamen zararlı bir yer olduğunu kastetmiyorum. Aksine doğru kullanıldığında pek çok yararlarını da görüyoruz.

Goodwin tekno-efsane avcısı adını verdiği bir terimden bahsediyor. Terimi günümüzde dijital dünyanın nasıl kullanılacağına ilişkin kafa karışıklıklarından ve bilgi kirliliğinden kaynaklı ortaya çıkan düşünceler için kullanıyor. Katıldıklarımdan bazılarını ben de belirtmek istiyorum:

  • Ekran başında geçen zamanın güvenli süreleri vardır.

Ekran başında geçirilecek günlük zamanı belirleyen tavsiyelere gerçekten de rastlayabiliriz. Ancak bu bilgi tamamen yanlış olmamakla birlikte çok önemli bir eksikliği barındırıyor. iPad’de hikaye yaratılarak geçirilen bir saat ile şiddet içeren bilgisayar oyunuyla geçirilen bir saat aynı nitelikte değildir”. Zoomda şehir dışındaki akrabalarla sohbet etmek ile televizyon izlemekte aynı şey değildir.

  • Teknolojik aletler Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’na yol açar.

Ekranın, Dikkat Eksikliği veya Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu’na yol açtığına dair kesin bir kanıt yoktur”. Bazı araştırmalar aşırı ve/veya uygunsuz ekran kullanımı ile dikkat sorunları arasında korelasyon olduğunu göstermiş olmakla birlikte teknolojinin dikkat sorunlarına doğrudan sebep olduğuna dair kesin bir kanıt henüz yoktur.

Çocukluk kutsal bir çağ ve onun iyi değerlendirilmesi, kıymetinin bilinmesi gerekiyor. Dijital dünyanın bu çok kıymetli zamanı gasp etmesine endişe duymamız çok doğal. Ancak yaşadığımız çağdan uzaklaşmak, getirdiklerini görmezden gelmek ne yazık ki mümkün değil. Öyleyse dijital çağın getirilerini avantajlı hale getirmek, doğru kullanmak ve aslında fayda görmek” için ne yapmalı ?

TEKNOLOJİNİN ÇOCUKLARIN GELİŞİMİNE OLUMLU KATKILARI OLABİLİR

Günümüzde dijital cihazlar çocukların görsel tercih ihtiyaçlarını karşılıyor. Bu durum özellikle bu dönemin görerek öğrenen öğrencileri için muhteşem bir fırsat yaratıyor. İnsan beynindeki görsel korteks işitme korteksinden beş kat daha büyüktür. Dolayısıyla görsel bilgilerin kalıcılığı işitsel olarak kaydedilen bilgilerin kalıcılığından fazladır. Teknoloji, çocukların cisimleri, yapıların üç boyutlu hallerini veya envai çeşit rengi dijital cihazlar tarafından göp, tanıyabilmelerini sağlarken bir taraftan öğrenmelerine yardımcı olabilir.

Dijital cihazlarla kendi hikayelerini, kendi sesleri ile kaydedebilme yönüyle çocuklar yeni bir beceri geliştirebiliyor veya bu becerilerini güçlendirebiliyorlar. Teknoloji yaratıcılığı destekleyen önemli bir alan!

Teknolojik cihazlar çocukların yeni bir şeyler yaratıp aynı zamanda onları düzenlemeleri açısından oldukça konforlu bir alan. Kağıt üzerinde düzenlenmesi zorlu olabilecek pek çok şeyi dijital cihazlarda bir sil tuşu ile düzeltip yeniden yazmak mümkün.

Şu sıralar okullarında teknolojik cihazların içinde olmaları dijital ortamın interaktif öğrenmeye katkı sağlayabildiğinin de bir göstergesi. Doğru ve etkili uygulandığında çocuklar ekrandaki nesnelerin ne olduğunu düşünme, fikirleri sınama, tercih yapma ve tahminde bulunma gibi pek çok düşünsel beceriyi dijital cihazlar aracılığı ile kullanabilir.

En önemli başka bir olumlu katkı ise dijital dünyanın bize bilgiye anında ulaşabilme gibi konforlu bir alan yaratmış olması. Çocuklar merak ettiği bilgiyi çabucak arayıp saniyeler içinde onu avuçlarında bulabiliyorlar.

TEKNOLOJİK CİHAZLARI NASIL DOĞRU KULLANACAĞIZ?

Çocukları teknoloji ile tanıştırmak için acelemiz olmamakla birlikte bunun tastamam doğru bir zamanı da yok. Teknolojik cihazları kullanırken ebeveynlerin her yaş çocuk ve her durum için tedbiri elden bırakmaması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle bebekliğin 8-10 aylık dönemi bebeklerin anadillerini öğrendiği zamandır ve ses gelişimi ve dil için kritik bir dönemdir. Anadillerindeki özel sesleri bu zamanda tanımaya ve ayırt etmeye başlarlar. Bu dönemde biz ebeveynlerin teknolojiye bağlı olmaması ve dijital cihazlarımız tarafından rahatsız edilmememiz önemli bir nokta. Bu dönemde bebeğimiz bizim onunla konuşmamıza değil, dili kullanırken yaptığımız görsel ipuçlarına ağız ve mimik hareketlerimizi görmeye ihtiyaç duyar. Kendimizi bu etkileşimi göz ardı edecek kadar akıllı cihazlarımıza hapsetmememiz esastır.

Daha büyük yaşlardaki çocuklar ile birlikte izleme yöntemiyle veya sesli kitaplar okuyarak ve akıllı cihazlarımızı interaktif olarak kullanarak çocukların gelişiminde teknolojinin faydalarından yararlanabiliriz. Bilgisayar oyunları, e-kitaplar ve dokunmatik ekran, çocuklar bunları başka biri ile kullandığında çok daha zenginleşir”. Ortak medya kullanımı ebeveynler ile çocuklar arasında birlikte bir şeyler yapma fırsatı sunup aynı zamanda ebeveynlerin anında açıklama yapabildiği, birlikte tartışılabildiği, problem çözme ve yaratıcılıklarının ortaya çıkabildiği bir yer olabilir. Ortak medya kullanımı ile ebeveynler çocukların deneyimlerinden anlam çıkarabilecekleri bir kaynak sağlayabilirler. Örneğin çocuklar iPad’te bir suaygırı görebilir ama suaygırıyı bir kitapta ya da gerçek yaşamda tanıyamayabilirler. Onlarla konuşarak, beynin dilden sorumlu nöral yollarının aktive olmasına, pekişip güçlenmesine ve bilgiyi kavramalarına yardımcı olabiliriz. Daha büyük çocuklarla birlikte izleme yöntemiyle, internette yaptıkları şeylere değer verdiğimizi ve gizli saklı bir şey ya da tabu olmadığını göstermek için güçlü mesajlar gönderebiliriz. Bunun için cihazları evin merkezinde veya herkesin erişebildiği yerlerde konumlandırmak, yaptıkları ile ilgili sorular sormak, onlar teknoloji kullanmadan önce ne yapmayı planladıkları, bu uygulamanın nasıl bir şey olduğunu ve uygulamanın ne hakkında olması gerektiğini beklediklerini sorabilirsiniz. Beyin bilişsel olarak hazırlandığında neye dikkat etmesi gerektiğine duyarlı hale gelir ve onun beklentisi içine girer.

Teknolojiyi kullandıktan sonra onlara, ne yaptıkları, neler gözlemlediklerine ilişkin sorular sorabilir konuşmaya teşvik edebilirsiniz.

Birlikte izleyemediğimiz zamanlarda onlar için izleyebilecekleri güvenli içeriklerle ilgili bir klasör oluşturabilir, hepsinin tam anlamıyla isimlerini yazabilir veya önceden kaydedebiliriz.

Çocuklar eğitici olmayan programlar izlerken de onlarla etkileşim sağlayabilir yine de onları bu aktiviteden faydalandırabiliriz. Örneğin televizyonda veya YouTube’da izlediğimiz bir video veya dizinin karakterlerinin sosyal durumlarının nasıl ele alındığını konuşabilir, sosyal konuları konuşabilmek için harika fırsatlar yaratabiliriz.

Bir diğer tekno efsane ise dijital kitapların geleneksel kitaplardan daha iyi olduğudur. Ancak dijital kitap ve dijital hikayeler geleneksel kitapların ve geleneksel masalların yerini alamazlar. Bir dijital kitap ancak iyi bir tasarımı olursa geleneksel kitaplardan görece faydalı olabilir. “Çocukların hem geleneksel hem de dijital kitaplar okumaya ihtiyaçları vardır” Bazı kitap uygulamalarında masallar çocuğa, animasyonlar, arka plan müziği ve ses efektleri ile açık bir biçimde iletilir. Öyle ki çocuk geleneksel kitaplardaki hayal etme gücünü burada kullanabilecek bir alan bulamaz çünkü her şey öyle hazırdır ki onların sadece biraz bilişsel çaba sarf etmesi yeterlidir. Tıpkı önce kitabını okuyup ardından film versiyonunu izlediğimizde yaşadığımız deneyim gibi. Film nadiren kitap kadar iyidir, çünkü biz önceden zihnimizde hayal gücümüzle onu oynatmışızdır. Bunun yaratabileceği etkileri göz önünde bulundurarak dijital kitapların sunduğu bu özellikleri; ses efektlerini, arka plan müziklerini ayırt etme oyununa çevirebilir, bunların yarattığı duygulardan konuşabilir, interaktif unsurlarından faydalanabilirsiniz. İyi tasarlanmış bir dijital uygulama çocuğun masalı kavrama becerisini yok etmediği sürece faydalanabileceğimiz bir kaynak olabilir.

Günümüzde, bir çocuğun gelişiminin yüzde 70’inin yaşadığı deneyimlere, yaklaşık yüzde 30’unun ise genetiğe bağlı olduğu tahmin ediliyor. Bu bilgi onlara doğru bir deneyim yaratmanın ne kadar önemli olduğunun kanıtı. Beyin yapısının gelişimi için çocukların erken yaşlarda karşılaştıkları nesneler ve yaşadıkları deneyimler çok kıymetli. Çocuklarımızın temel gelişim ihtiyaçları dijital çağda yaşasak da hala aynı, değişmedi, hala en iyi çocuk gelişimi hala basit birkaç şeyi gerektiriyor. Çocukların oyuna, etkileşime, hareket etmeye, ilişki kurmaya, gözlemlemeye, uyumaya ve iyi beslenmeye ihtiyaçları var. Teknolojik cihazlar geleneksel çocukluk deneyimlerinin önüne geçmedikçe gelişime katkı sağlamaya devam edebilir. Çocukların öğrenmek için dijital oyuncaklara, teknolojik yaratımlara ihtiyaçları yok. Dijital teknolojiler dikkatle seçilip, doğru kullanıldığında çocukların gelişimine katkıda bulunabilirler ancak olmazsa olmaz değillerdir.

Referanslar:

Kristy Goodwin, Dijital Dünyada Çocuk Yetiştirmek, Aganta Yayınları, 2018.

Zimmerman, F.J ve D.A Cristakis, Association between content types of early media exposure and subsequent attentional problems, Pediatrics, 2007.

National Scientific Council on the Developing Child, Early experiences can alter gene expressions and affect lomg-term development, National Scientific Council on the Developing Child, 2010.

Uzm. Klinik Psikolog Zeynep Gündüztepe Andonyadis